Doç. Dr. Süleyman EserdağKozmetik Jinekoloji ve Cinsel Terapi
Avrupa Board Sertifikalı Cinsel Terapist (Fellow)
‘Kadın Genital Estetik ve Fonksiyonel Cerrahisi’ Kitabının Yazarı
PAYLAŞ:

Menopoz Nedir?

Kadın hayatının yaklaşık yarıya yakını menopoz döneminde geçiyor. Menopoz hem biyolojik hem de psikolojik ve sosyal etkilere sahip önemli bir süreci kapsar.
Menopoz Nedir?

Menopoz

Kadın hayatının yaklaşık yarıya yakını menopoz döneminde geçiyor. Menopoz hem biyolojik hem de psikolojik ve sosyal etkilere sahip önemli bir süreci kapsar. Bu bölümde “menopoz nedir, kaç yaşında başlar, ne kadar sürer, menopozun belirtileri, şikayetleri” gibi merak ettiğiniz tüm konular detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Menopoz hakkında tüm bilmeniz gerekenler ayrıntılıca anlatılacaktır.

Menopoz Nedir? Menopoz Tanımı

Tıbbi tanım olarak menopoz; kadınlarda yumurtalıkların (overlerin) işlevinin tükenmesiyle birlikte, 12 ay boyunca adet görmeme ile başlayan sürecin ismidir.

"Menopoz" terimi, Yunanca iki kelimenin birleşiminden oluşur: "mēn" (ay) ve "pausis" (durma). Menopoz kadının doğurganlık döneminin sona erdiği, yumurtalıkların artık yumurta üretmediği ve östrojen seviyelerinin düşmeye başladığı bir dönemdir.

Menopoz; hormonal, emosyonel (psikolojik),sosyal (toplumsal),fizyolojik, cinsel ve kişiler arası iletişimlerde sorunların yaşanabildiği bir dönemdir.

Menopoz Yaşı Nedir?

Türkiye’de Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre kadınlarda doğuştan beklenen yaşam süresi 81 yıldır. Menopoz genellikle 45-55 yaşları arasında başlar. Bu da kadınların hayatının neredeyse yarısını menopoz sonrasındaki dönemde geçireceğini göstermektedir.

Menopoz Kaç Yaşında Başlar?

Dünya genelinde menopoza girme yaşı 50-52 arasında kabul edilmektedir. Türkiye’de yaş ortalaması genellikle 47-49 arasında değişmektedir; ancak bu değerler zamanla değişen yaşam koşulları, beslenme alışkanlıkları, genetik faktörler ve çevresel etkenlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

Menopoz sonrasındaki dönemde tüm vücut etkilenir ve buna bağlı sağlık problemleri de ortaya çıkabilir. Bunların takibi ve daha konforlu bir hayat yaşamak için menopoz tedavileri altın değerindedir.

Menopoz Şikayetleri

Menopoz şikayetleri yumurtalık rezervinin azaldığı premenopoz ile birlikte başlamaktadır. Şikayetler kişiden kişiye değişebilir.

En sık görülen menopoz şikayetleri:

  • Sıcak basması (özellikle geceleri)
  • Terleme
  • Ateş
  • Çarpıntı
  • Uykusuzluk
  • Sinirlilik hali, gerginlik, öfke patlamaları
  • Depresyon
  • Cinsel isteksizlik
  • Vajinal kuruluk, cinsel ilişkide ağrı
  • Sık vajinal enfeksiyonlar
  • Genital bölgede cildin incelmesine bağlı yanma, batma, tahriş olma
  • Kilo alımı

Menopoz dönemi ilerledikçe gelişen şikayetler:

  • İdrar problemleri (idrar kaçırma, sık idrara çıkma, idrarı tuvalete yetiştirememe, sık idrar yolu enfeksiyonları)
  • Artan cinsel isteksizlik, kuruluk ve cinsel ilişkide ağrı
  • Kalp hastalıkları riskleri
  • Osteoporos (kemik erimesi) riskleri
  • Romatizmal hastalık riskleri sayılabilir.

Menopoz şikayetleri uygulanan menopoz tedavileri, hormon replasman tedavileri, düzenli kontroller, yaşam koşullarındaki değişiklikler (egzersiz, beslenme, kötü alışkanlıkların bırakılması vs.) ile giderilebilir veya en aza indirgenebilir.

Menopoz

Menopoz Süreci Ne Kadardır? Menopozun Evreleri

Menopoza geçiş hemen olmaz. Yani yumurtalıklar (överler) hemen tükenmez. Belli bir süre “anovulatuar menstrüel kanamalar” ile karakterizedir. Yani yumurtlama fonksiyonu gerçekleşmeksizin yumurtalıklardan salgılanan hormonlar sayesinde adet kanamaları gerçekleşmektedir. Belli bir süre sonra yumurtalık hormonları iyice düşer ve adetten kesilme gerçekleşir.

Menopozun evreleri:

  1. Perimenopoz
  2. Menopoz
  3. Postmenopoz

1. Perimenopoz

Perimenopoz menopoz öncesini ve menopozun başlangıcını kapsar. “-Peri” eki çevresinde, yakınında anlamlarına gelmektedir. “Menopoza geçiş dönemi” olarak da bilinir. Perimenopoz genellikle 40’lı yaşların ortalarında başlar. Bazı kadınlarda 30’lu yaşların sonlarında da başlayabilir. Perimenopoz ortalama olarak 4-10 yıl arasında sürer, ancak bu süre kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bu dönemde adet düzensizlikleri, sıcak basmaları ve vajinal kuruluk gibi şikayetler görülebilir.

2. Menopoz

Son adet kanamasına verilen isimdir. Geriye yönelik bir tanımdır. Görülen son adet kanamasından sonra 12 ay boyunca adet görmediğinde o kadın için “menopoza girmiştir” diyebiliriz. Türkiye’de ortalama menopoz yaşı 47-49 (ortalama 48) iken, dünya genelinde menopozun yaş ortalaması 50-52 arasındadır. Menopozun tam olarak ne zaman başlayacağını tahmin etmek zordur, ancak genetik faktörler ve yaşam tarzı bu konuda etkilidir. Örneğin; annenin veya kız kardeşlerin menopoz yaşları kişinin kendisi için tahmin ettirici olabilir.

3. Postmenopoz

Postmenopoz, menopoz sonrası dönem anlamına gelmektedir. Son adet kanaması yani menopozdan sonraki dönemi ifade eder. Postmenopoz dönemi, menopoz sonrasından ölüme kadar, yaşam boyunca devam eder. Bu dönemde menopoz belirtileri azalır veya sona erer, ancak östrojen eksikliğine bağlı bazı sağlık problemleri de artabilir.

Genel olarak perimenopoz dönemi birkaç yıl sürerken, menopoz bir yıl sürer ve postmenopoz ise kadının geri kalan yaşamını kapsar.

Premenopoz Nedir?

Premenopoz “menopoz öncesi” durumu tarif eder. “-Pre” eki öncesi anlamındadır. Yumurtalıkların işlevinin azalması, hafiften sıcak basmalarının artması, adetlerin düzensizleşmesi gibi belirtileri içerir. Premenopozda kanda yükselen hipofiz hormonları (özellikle FSH) ve düşen AMH düzeyleri menopozun habercisidir.

Klimakteryum Nedir?

Menopoz ile karıştırılan terimlerden birisi de “klimakteryum” terimidir. Aslında her iki terim birbirinden farklıdır. Klimakteryum yumurtalıkların azaldığı premenopoz dönemi ile başlar ve menopoza girdikten sonraki kısa bir dönemi de içine alır. Klimakteryumda hormonal değişimlere bağlı sıcak basmaları, ateş, terleme gibi semptomlar sıkça izlenmektedir. Klimakteryum ile perimenopoz eş anlamlı olarak da kullanılmaktadır.

Azalan Yumurtalık Sayıları

Anne karnında 20. gebelik haftasında bir kız bebeğin yumurtalıklarındaki yumurta sayısı maksimum düzeye ulaşır. Bu sayı yaklaşık olarak 6-7 milyon civarındadır. Yumurta sayısı daha anne karnındayken azalmaya başlayarak doğumda 1-2 milyon yumurta sayısına, ergenlik döneminde ise 500-600 yumurta sayısına kadar düşer. Ergenlik döneminden sonra da her adet döngüsünde bir yumurta atılarak menopoza kadar yumurtalar tüketilir.

İlerleyen yaş ile birlikte hem yumurtalıklarda yumurta sayısı hem de kalitesi azalır. Yumurtalıkların programlanmış bir şekilde ölerek sayılarının azalması “apopitoz” (apopitosis) olarak bilinir.

Cerrahi Menopoz Nedir?

Yumurtalıkların (overlerin) ameliyatla alınması durumu cerrahi menopoz olarak bilinir. Cerrahi menopoz, menopoza ani geçiş şeklidir; bu nedenle menopozun şikayetleri ani şekilde başlar ve oldukça rahatsız edicidir. Cerrahi menopoz en sıklıkla; myom ameliyatlarında olduğu gibi rahimle birlikte yumurtalıkların alınması, yumurtalık kistleri veya yumurtalık abseleri ameliyatlarından sonra izlenmektedir.

Kadınlarda Adet Döngüsü Nasıl Olur?

Menopozal dönemdeki hormonal değişimleri anlayabilmek adına öncelikle menstrual siklüs, yani “kadınlarda adet döngüsü” hakkında hormonal değişimleri anlatalım.

Menstrual siklüs, foliküler ve luteal faz olmak üzere iki evreden oluşur.

Foliküler Faz: Foliküler faz menstrual kanama ile başlar. Foliküler dönemde FSH (Folikül Uyarıcı Hormon) artar. Böylece yumurtalıklarda yumurtalar büyümeye başlar. Yumurta büyürken östrojen hormonu (estradiol) sentezler. Artan östrojenin negatif besleme etkisi ile FSH ve LH (Luteinizan Hormon) düzeyleri azalır. Östrojen hormonu arttıkça “endometrium” olarak bilinen rahim içi zarı da kalınlaşmaktadır. Östrojen yükselmeye sürekli olarak devam eder ve maksimum düzeye ulaştığında pozitif besleme ile ani bir LH artışına sebep olur ve yumurta çatlar. Yumurtanın çatlamasına “ovulasyon” (yumurtlama) adı verilir.

Lüteal Faz: Yumurta çatladıktan sonra başlayan lüteal fazda, yumurtalıklarda oluşan “corpus luteum” (sarı cisimcik) progesteron salgılamaya başlar. Progesteron hormonu kalınlaşan endometriumu stabilize eder, yani doku bütünlüğünü sağlar ve besler.

Menstrual siklusun ikinci yarısı olan luteal faz; östrojen ve progesteron hormonlarının artışı, LH ve FSH hormonlarının ise düşüşü ile karakterizedir. Progesteron ve östrojen hormonları sürekli olarak rahim içi zarını destekler. Gebelik oluşmazsa corpus luteumun ömrü sona erir, buna bağlı olarak östrojen ve progesteron seviyeleri aniden düşer ve kalınlaşan rahim içi dokusunun (endometrium’un) dökülmesiyle menstrual kanama (adet kanaması) meydana gelir. Eğer ki o dönemde gebelik olursa, gebeliğin erken döneminde salgılanan HCG hormonu corpus luteumun işlevinin devam etmesini sağlar.

“İnhibin B” hormonu yumurtalıklardan üretilir. Ana görevi FSH seviyelerini düzenlemektir. Yumurtalıklardaki olgun yumurtalar tarafından sentezlenir. Olgun bir yumurta büyüdükçe İnhibin B artar ve FSH seviyeleri düşmeye başlar. İnhibin B’nin düzenleyici rolü, vücudun bir döngü içindeki yumurta gelişimini ve ovulasyon dengelemesine yardımcı olmaktır. İnhibin B seviyesinin düşmesi ve FSH seviyesinin yükselmesi yumurtalıkların yaşlandığının ve menopoz başlangıcının belirtisidir.

Menopozda Ne Olur?

Menopoza geçiş döneminde yumurtalar sayı olarak azalır, yumurtalarının kalitesi yani döllenebilirliği azalır. Yumurtaların çatlama yetenekleri de azalır, yani artık her ay yumurtlama olmaz. Yumurtalar östrojen salgılar. Yumurta çatlamayınca progesteron artışı olmaz ve östrojen progesteron ile karşılanmamış olur. Perimenopozal dönemde östrojen baskındır ve yumurtlama olmadığı için progesteron hormonu düzeyleri düşüktür.

Menopozda Hormon Değişimleri

FSH henüz herhangi bir menopozal semptom ortaya çıkmadan erken foliküler fazda yükselir ve FSH’da yükselme ile birlikte yumurta sayısı azalan yumurtalıklardan salınan inhibin B düzeyi düşmeye başlar. FSH değişiklikleri ilk dönemlerde sabit değildir, bir siklustan diger siklusa farklılıklar gösterir. Menopoza geçiş sürecinde ilk başlarda östrojen düzeyi aynı kalır veya yükselen FSH düzeylerine bağlı olarak yükselir. Östrojen düzeyi geç perimenopozal döneme kadar yüksekliğini koruduğu için menopoz tanısı için anlamlı bir belirteç değildir. FSH düzeyi de sikluslar arasında farklılıklar göstereceğinden menopoza girişi tanımlamakta başarılı olmayabilir.

Menopoza Ne Zaman Girileceği Bilinebilir mi? Yumurtalık Rezervini Gösteren Testler Nelerdir?

Yumurtalık (over) rezervi testleri menopozun bulgularının olup olmadığını araştırmaya yöneliktir. Ancak hiçbir test kesin olarak menopoza ne zaman girileceğini göstermez! Menopoz, yumurtalıkların “apopitoz” (apopitosis) olarak bilinen programlanmış kontrollü ölümü sonrasında gerçekleşen bir olaydır. Apopitoz bazı kişilerde hızlı, bazı kişilerde ise yavaş seyreder. Bu nedenle tam olarak menopoza ne zaman girileceği kesin değildir.

Yumurtalık rezerv testleri yumurtalıkların ne kadar işlevsel olduklarına yönelik olarak menopozu sübjektif bir şekilde predikte (tahmin)etmeye yöneliktir. Ultrasonda yumurtalıkların görünümü, FSH ve AMH değerleri en sıklıkla kullanılan yumurtalık rezerv testleridir.

Ultrason Görüntüleme: Ultrasonda sağlıklı olarak adlandırılan antral ve preantral foliküller yumurtalık rezervinin iyi olduğunu gösterir. Bu foliküllerin sayısının azalması ise kötü prognostik değerdir, yani menopoza gidişatı gösterir.

FSH Yüksekliği: FSH yüksekliği yumurtalık rezervinin azaldığına işaret eder. Özellikle 12 mIU/ml üzerindeki değerlerde infertilite ve tüp bebek tedavileri de daha başarısız olmaktadır.

AMH Testi: Yumurta rezervinin azalması ile birlikte yumurtalıklardan salınan Anti-Müllerian Hormon (AMH) düzeyi de azalır. Serum AMH düzeyi menopozdan yaklaşık 5 yıl önce düşmeye başlar ve menopoz döneminde serumda ölçülemeyecek kadar düşük bir düzeye iner. AMH düzeyinin 0,50 değerinin altına düşmesi düşük over rezervini gösterir. AMH düzeyinin değerlendirilmesi ile menopoz yaşının öngörülebilmesi için değişik modelleme çalışmaları yapılmaktadır ama henüz bu konuda net bir sonuç alınamamıştır.

Yumurtalıklardan östrojen salınımının azalması ile birlikte menopozal semptomlar ortaya çıkar. Menstrual siklus düzeni ve mentsrual kanama miktarı değişiklikleri ile başlayan ve adet görememe ile sonuçlanan değişiklikler, ateş basmaları, çarpıntı gibi “vazomotor semptomlar”, uyumada güçlük, mod degişiklikleri, depresyon, anksiyete, cinsel işlev bozuklukları, vajinal kuruluk, atrofi, idrar kaçırma gibi belirtiler ortaya çıkar.

Menopoz Teşhisi Nasıl Konur?

Menopoz bir kadının adet döneminin sona erdiği bir dönemdir ve genellikle 45-55 yaş aralığında gerçekleşir. Kadınlar, belirli bir yaşa yaklaştıklarında herhangi bir sebeple adetlerinin gecikmesi veya hiç olmaması durumunda menopoza girdikleri endişesi taşıyabilirler. Bu şekilde kliniğimize başvuran hastalarda aşağıdaki bulgulara dikkat ederiz.

Menopoz Şikayetleri: Menopozun en yaygın şikayetleri sıcak basmaları, gece terlemeleri, düzensiz adet dönemleri, cilt değişiklikleri, vajinal kuruluk ve ruh hali dalgalanmalarıdır. Bir kadın bu semptomlardan bir veya birkaçını yaşıyorsa, bu menopozun bir işareti olabilir. Menopoz şikayetleri kişinin yaşı, kilosu, genetik özellikleri, sigara kullanımı, beslenme alışkanlıkları ve egzersiz yapıp yapmadığı gibi koşullara bağlı farklılıklar göstermektedir.

Kan Testleri: Öncelikle unutulmamalıdır ki; üreme çağındaki bir kadında adet gecikmesi ve adet görememenin en sık sebebi gebeliktir. Bunun dışında troid hormon bozuklukları, prolaktin hormon düzeylerinde yükselme de adet düzensizliği sebebi olabilir. Bunlara yönelik kan testleri istenmelidir, bu testlere ek olarak FSH ve estradiol düzeylerine de bakılabilir.

FSH (Folikül Uyarıcı Hormon) Testi: FSH, yumurtalıkların çalışmasını düzenleyen bir hormondur. Menopozda, yumurtalıkların aktivitesi azaldığı için FSH seviyeleri artar. Menopoza geçiş döneminde FSH düzeyleri değişkenlik gösterir. O yüzden sadece FSH düzeyine bakılarak menopoz tanısı konamaz.

Estradiol Seviyeleri: Menopozda, estradiol seviyeleri düşer. Bu da menopoz teşhisinde bir gösterge olabilir. Menopoza geçiş döneminde ise başlarda estradiol düzeyi ya aynı kalır ya da yükselen FSH düzeyine bağlı olarak bir miktar yükselir. Estradiol düzeyi geç perimenopozal döneme kadar yüksekliğini koruduğu için menopoza geçiş döneminde menopoz tanımında anlamlı bir belirteç değildir.

Ultrason Değerlendirmesi: Overlerde (yumurtalıklarda) folikül sayımı yapılabilir. Folikül sayısındaki azalma kadının menopoza geçiş döneminde olduğunu gösteren önemli bir belirteçtir.

Prematür Ovaryan Yetmezlik Nedir?

40 yaşından önce meydana gelen yumurtalık fonksiyonlarının azalması veya kaybıdır. Bu hastalara aynı zamanda “erken menopoz” ya da “prematüre menopoz” demek doğru değildir. Bazı durumlarda tanıdan yıllar sonra bile yumurtalık fonksiyonu görülebilmektedir.

30-40 yaş arasında %1 oranında, 20-30 yaş arasında %0,1 oranında, 20 yaş altında %0,01 oranında görülür.

Avrupa Üreme ve Embriyoloji Derneği (ESHRE) klavuzuna göre 40 yaşından önce;

  • En az 4 aydır devam eden oligomenore ya da amenore ve
  • 4 haftadan daha uzun aralıklarla en az iki kez FSH (folikül uyarıcı hormon) seviyelerinin 25mIU/ml üzerinde ölçülmesi ile POY tanısı konur.

Prematür Ovaryan Yetmezlik Nedenleri

Prematür ovaryan yetmezliği olan hastalarda %80 oranında belirgin bir sebep bulunamaz. Ancak tespit edilebilen sebepler şu şekilde sıralanabilir;

  • Yapısal ve sayısal kromozomal anormallikler: Bu anomaliler içerisinde Turner sendromu ve Frajil X sendromu en sık görülen anomalilerdir.
  • Genetik: Anne, kız kardeş, teyze, kuzen veya büyükanne gibi bir aile üyesi POY’dan etkilenirse kişinin POY riski de önemli ölçüde artar. Ailede POY öyküsü olan kadınların rutin jinekolojik muayenelerine gitmeleri ve doktorlarına bu durumdan bahsetmeleri önemlidir.
  • Otoimmünite: Prematür ovaryan yetmezliği olan bazı kadınlarda yumurtalıklarına karşı otoantikorlar tespit edilmiştir. Bu da bazı vakalarda kadının kendi immünitesinin kendi yumurtasına saldırdığı düşüncesini desteklemektedir. Tip 1 DM, hipotroidizm, miyastenia gravis, Chron hastalığı, sistemik lupus eritematozus, çölyak, Addison hastalığı POY ile ilişkili en yaygın hastalıklardır.
  • Tıbbi tedaviler: Geçirilmiş yumurtalık cerrahisi, kemoterapi ve radyoterapi yumurtalık dokusuna zarar vererek prematür ovaryan yetmezliğe sebep olabilir.
  • Sigara, alkol, kafein tüketiminin direk POY ile ilişkisi saptanmamıştır. Ancak bu etkenler genç menopoz yaşı ile ilişkilidirler.

İdiopatik (nedeni tespit edilemeyen) prematür ovaryan yetmezliği olan kadınların %25’inde aralıklı olarak over aktivitesi yeniden başlayabilir. Vakaların %4-5’inde kadınların kendiliğinden gebe kalabildiği de görülmüştür.

Erken Menopoz Nedir? Erken Menopoz Yaşı Nedir?

Menopoz, bir kadının adet döngüsünün doğal olarak sona erdiği ve artık doğurgan olmadığı döneme verilen addır. Genellikle 45 yaşından sonra meydana gelir. Ancak, bazı kadınlarda bu süreç çok daha erken yaşlarda başlar. Doğal menopozun 40 yaş altında gerçekleşmesi “prematür menopoz”, 40-45 yaşları arasında gerçekleşmesi “erken menopoz” olarak adlandırılır. Prematür menopoz kadınların %1’inde, erken menopoz ise %2-7,6’sında görülmektedir.

Erken menopozun belirtileri genellikle normal menopoz belirtileriyle aynıdır:

  • Adet düzensizlikleri
  • Gece terlemeleri
  • Sıcak basmaları
  • Uyku problemleri
  • Vajinal kuruluk
  • Libido kaybı

Erken Menopozun Etkileri ve Riskleri

Erken menopozun fiziksel ve duygusal etkileri olabilir. Bu, kadının kemik yoğunluğunu azaltarak osteoporoz riskini artırabilir ve kalp hastalığı riskini artırabilir. Bu kadınlar duygusal olarak, kısırlık nedeniyle duygusal stres yaşayabilirler.

Geç Menopoz Nedir?

Kadınların ortalama menopoz yaşının üzerinde menopoza girme durumudur. Ortalama menopoz yaşı 51’dir. Bu nedenle genellikle 55 yaş üzeri menopoza giren kadınlar ‘’geç menopoz’’ kategorisine girer.

Geç menopozda vücut östrojene daha uzun süre maruz kaldığı için meme, yumurtalık ve rahim kanseri riski artabilir. Ancak aynı zamanda aynı sebeple düşük kemik yoğunluğu ve kardiyovasküler hastalık riski azalabilir. Yani bu hastalar osteoporoz ve kalp hastalıkları açısından şanslıyken, kansere yakalanma açısından riskli grupta yer alırlar. Her ne kadar geç menopoz doğal sürecin bir parçası olarak görülse de risk faktörleri göz önünde bulundurularak düzenli sağlık kontrolleri şarttır.

SORU SORABİLİRSİNİZ
DOÇ. DR. SÜLEYMAN ESERDAĞ TARAFINDAN VERİLEN EĞİTİMLER

Doç. Dr. Süleyman Eserdağ tarafından genital estetik cerrahisi ve seksoloji alanlarında verilen kurs, eğitim ve toplantıların bir kısmını aşağıdaki bölümlerden inceyebilirsiniz.

TÜM EĞİTİMLER
İletişim ve Randevu

Formu doldurup gönderdikten sonra size geri dönüş sağlanacaktır. Bizi tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz.

TRENDE
Doç. Dr. Süleyman EserdağDoç. Dr. Süleyman EserdağKozmetik Jinekoloji ve Cinsel Terapi
Avrupa Board Sertifikalı Cinsel Terapist (Fellow)
‘Kadın Genital Estetik ve Fonksiyonel Cerrahisi’ Kitabının Yazarı
0212 225 15 00
0530 763 34 00
Bu web sitesi, web sitemizin kalitesini artırmak için istatistikler oluşturmak amacıyla veri toplamak için tanımlama bilgileri kullanır. Aşağıdaki butonlara tıklayarak veya Çerez Politikası sayfasını ziyaret ederek çerezlerimizi kabul edebilir veya reddedebilirsiniz. Herhangi bir seçim yapılmaması durumunda varsayılan "izin yok" seçeneği geçerlidir ve reddetme kullanıcı deneyiminizi sınırlamaz.
Kabul EtReddetÇerez Politikası