Kadınlarda veya genç kızlarda genital bölgenin cerrahi işlemlerle sakatlanması için yapılan, kökeni Firavun dönemine kadar uzanan, dini olmaktan çok geleneksel bir adet olan kadın sünneti bazı ülkelerde halen hükmünü sürdürmektedir. Bu bölümde “kadın sünneti nedir, hangi ülkelerde yapılır, amaçları nelerdir” gibi soruların cevapları yer almaktadır.
Kadınlarda genital bölgenin bir kısmının kesilmesi ile yapılan işlemin ismidir. Tıbbi bir uygulama olmayıp, daha çok mahalle ebeleri tarafından hijyenik olmayan, septik şartlarda yapılmaktadır. Kadın sünnetleri literatürde daha sıklıkla “Kadın Genital Sakatlama” (Female Genital Mutilation, FGM) olarak geçer.
Kadın sünneti genellikle Batı Afrika ülkelerinde uygulanmaktadır. Sudan, Etiyopya, Mısır ve Somali başı çekmektedir.
Bazı papirüslerdeki resimler, Luksor’daki Karnak Mabedi’nin duvarındaki sünnet manzaraları Eski Mısır’da da sünnetin yaygın olduğunun kanıtlarıdır. Günümüzde Afrika’da yaklaşık 26 ülkede, 80 ile 110 milyon arası kadın sünnet olmaktadır. Bu ülkelerin başını Sudan ve Somali çekmektedir. Buralarda kızlarda sünnet olma oranı yaklaşık %97 dolaylarındadır.
Afrika dışında Yemen, Kuzey Irak, Arabistan, Hindistan, Pakistan ve Malezya’nın bazı bölgelerinde de kızlar sünnet edilmektedir. Ayrıca, bu ülke vatandaşları, göç ettikleri ülkelerde de bu adetlerini devam ettirme çabasındadırlar. Endonezyalı meslektaşlarımdan aldığım bilgiye göre, bu ülkede doğan kız çocuklarının klitorisleri küçük bir enjektör iğne ucu ile hafifçe çizilerek kadın sünneti ritüeli yerine getirilmektedir.
Kadın sünneti örften gelen ve daha sonrasında din ile ilişkilendirilen bir uygulamadır. Kuran’da geçmez ve Peygamber kızlarının sünnet olduğuna dair sağlıklı bir bilgi de bulunmamaktadır. Hanefi mezhebine göre de sünnetin yalnızca erkeklere uygulanması gerekmektedir.
Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen “6 Şubat Uluslararası Kadın Şiddetine Karşı Sıfır Hoşgörü Günü” çerçevesinde UNİCEF VE UNFPA eliyle 17 Afrika ülkesinde kadın sünnetine karşı geniş çaplı küresel programlar yapılmıştır. Bu çerçevede kadın sünnetine karşı pek çok ilan, kitapçık ve yapılan araştırma raporları yayınlanmıştır. Bütün bu çalışmalar sayesinde büyük ölçüde başarı sağlanmış, 30 ülkenin 24’ünde kadın sünneti yasaklanmıştır.
Hz. İbrahim’in seksen yaşında sünnet olduğu, çocuklarını da sünnet ettirdiği, kadınlarda ve erkeklerdeki sünnetin de o dönemde başladığı kabul edilir.
Filistin’de yaşayan ve Sare ile evli Hz. İbrahim’in çocuğu olmaz. Sare, siyahi kölesi Hacer’i kocası İbrahim’e hediye eder ve ondan çocuk yapmasını ister. Ancak Hacer, İbrahim’den hamile kalınca Sare onu kıskanmaya başlar ve onun üç uzvunun kesilmesini ister.
Bu durumdan kaygı duyan İbrahim, Hacer’e kulaklarını delmesini ve sünnet olmasını emreder. Ancak sonrasında da Sare’nin öfkesi bitmez. Bu nedenle İbrahim Hacer’i alıp, yeni doğmuş çocuğu İsmail ile birlikte Mekke’ye götürür ve orada bırakır. O dönemlerde hiç kimsenin uğramadığı bir belde olan Mekke, Hacer ve daha sonra yardımına gelen İbrahim’in Kabe’yi yeniden inşa etmesiyle hızlı bir şekilde popülerlik kazanır.
Geleneksel olarak 6-10 yaşları arasındaki kız çocuklarının dış genital bölgelerinin kesilmesi şeklinde yapılmaktadır. Bu ülkelerde sünnet olmayan kızlar toplum tarafından dışlanma ve etiketlenme riski ile karşı karşıya kalmaktadır. Genel olarak amaç, kadının cinsel isteğinin ve cinsel ilişki esnasında alacağı hazzın azaltılarak iffetinin korunmasıdır.
İşlem genelde çocukluk çağlarında, çoğunlukla sağlık personeli olmayan mahalle ebeleri tarafından ve hiçbir şekilde konsent (rıza) alınmaksızın yapılmaktadır.
Kadınlarda insan hakları ihlali olarak kabul edilen, “genital sakatlama” veya “genital mutilasyon” olarak da bilinen kadın sünnetinin pek çok riski ve olumsuz yönleri vardır.
Kadın sünnetinde ortaya çıkabilecek riskler, komplikasyonlar:
Şiddeti (hasar gören doku miktarı) ve sağlık açısından riskleri mutilasyon tipi ile birlikte kesilen doku miktarı ile ilişkilidir. DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) bildirgelerine göre Sudan’ın başı çektiği 30 ayrı ülkede, toplamda 200 milyonun üzerinde kız sünnet edilmiştir ve her yıl 3 milyon kız sünnet edilme tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 1997 yılında tanımlanmış dört ayrı genital mutilasyon veya “kadın sünneti” tipi ve alt grupları mevcuttur.
Kadın sünnetinin farklı tipleri aşağıda sıralanmıştır.
Tip I: Klitorisin tamamının veya bir kısmının sünnet derisi ile beraber kesilip çıkarılması.
Tip II: Klitorisin baş kısmı ile aynı zamanda iç dudakların kısmi veya tam olarak kesilip çıkarılması.
Tip III: ‘Infibulasyon’ olarak da isimlendirilir. Tüm dış genital organlar kesilip çıkarılmasıdır. Geriye sadece idrar ve adet kanının akmasını sağlayacak kibrit çöpü ucu genişliğinde bir açıklık bırakılır. İç ve dış dudaklar kesilerek yerleri değiştirilmiştir. Klitoris bazen çıkarılır, bazen de çıkarılmaz. Evlendikten sonra ilişki gerçekleşemeyeceği için cerrahi kesi ile vajinal giriş açılarak cinsel ilişkinin gerçekleşmesi sağlanır.
‘Deinfibulasyon’, Tip III genital sakatlamada vajinal girişi yeniden açmak için yapılan operasyonları içerir. Cinsel ilişki ve/veya vajinal doğumun gerçekleşebilmesi, kadının sağlığı ve iyilik halinin yeniden sağlanması için yapılmaktadır.
Tip IV: Tıp dışı sebeplerle genital alana yapılan her türlü delme, piercing, kesme, kazıma, yakma gibi tüm zarar verici uygulamaları içerir.
Kadın sünneti genital sakatlama olarak görülmekte olup, genital estetik operasyonlardan oldukça farklıdır. Çünkü:
Doç. Dr. Süleyman Eserdağ tarafından genital estetik cerrahisi ve seksoloji alanlarında verilen kurs, eğitim ve toplantıların bir kısmını aşağıdaki bölümlerden inceyebilirsiniz.
Copyright 2023 Doç. Dr. Süleyman Eserdağ. Hera Vajinismus Tedavi Derneği Katkılarıyla. Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı