Özellikle son yıllarda ağızdan alınan kolajen takviyeleri oldukça popüler hale gelmiştir. Ağızdan alınan Kolajen takviyeleri “oral kolajen” ismi ile de anılmaktadır. Kolajenler vücudumuzu koruyan, destek ve elastikiyetini sağlayan proteinlerdir. Yapısal organizasyon, bütünlük ve güç sağlarlar.
Cildimizi daha sağlıklı bir görünüme nasıl kavuşturabiliriz? Yaşlanma ile birlikte görünen saç dökülmeleri, tırnak kırılganlıkları, yüzde ve vücudumuzun farklı yerlerinde görülen sarkıklıklar, çizgilenmeler geri dönüştürülebilir mi? Veya en aza indirilebilir mi? Ağızdan alınan multivitamin destekli kolajen takviyeleri yaşlanmanın etkilerini azaltabilir mi? Hatta bize kalp ve iskelet sistemi sağlığı, kalp ve damar sağlığı açısından faydalar verir mi? Bu yazımız bu konularda olacak. Cildimizin yapısında bulunan ve cildimize bütünlük kazandıran kolajanleri ve kolajen takviyelerinden bahsedeceğiz.
Kolajen ve elastik lifler vücudumuzda pek çok fonksiyonda yer alan, son derece önemli yapı taşlarıdır. Ağızdan alınan kolajen takviyelerinin amacı cildin kolajen bütünlüğünün arttırılmasıdır. Tedavi amaçlı, anti-aging veya kozmetik nedenlerle kullanılabilmektedir. Kullanılan Kolajenler “hidrolize” yani yıkılmış, parçalanmış formdadır. İçilebilen sıvı, jel, kapsül, tablet ve toz formları mevcuttur.
Alınan kolajen mide asidi tarafından parçalanarak kolay bir şekilde sindirime hazır dipeptid ve tripeptidler formlarındadır. Bu aminoasitler 1 saat gibi kısa bir sürede kana geçer ve ciltte 96 saat kadar birikir. Oral Kolajenler “antioksidan etkilere” sahiptirler. Böylelikle doku sağlığını koruyucudurlar. Ayrıca deriye “fibroblast” adını verdiğimiz doku yenilenmesini ve kolajen üretimini sağlayan hücreleri çağırarak, dokuda ektrasellüler matiks (hücreler arası madde) ve hyaluronik asit sentezini arttırırlar. Böylelikle cilt dokusunda su tutulumu (hidrasyon) ve dayanıklılık artar.
Hidrolize oral Kolajenler tıpta ve kozmetik amaçlarla çok farklı amaçlarla kullanılabilmektedir.
Diş hekimliği, dermatoloji, ortopedi, kalp cerrahisi, estetik tıp ve jinekoloji alanlarında oral kolajen tüketimleri medikal olarak önerilmektedir.
Genital estetik cerrahi ve cerrahi dışı prosedürlerine destek sağlamak için de oral kolajen takviyeleri önerilebilmektedir.
Labioplasti, vajina daraltma sonrası yara iyileşmesinin hızlandırmak, fraksiyonel vajinal lazer uygulamaları sonrası vajina içine kolajen üretimini desteklemek, büyük dudaklardaki çöküntüleri gidermek için uygulanan enerji bazlı tedavilere destek sağlamak gibi amaçlarla ağızdan kolajen takviyeleri önerilebilmektedir.
Aşağıdaki resimde vajinal lazer uygulanan bir hastanın işlem sonrası dokusu görülmektedir. Enflamasyon sonrası kolajen üretimi hedeflenen bu hastalarda ağızdan kolajen destekleri ile uygulanan tedaviler avantajlar sağlayabilir.
Dış genital dudaklarda çökme ve sarkma sorunu yaşayan hastalarda bu bölgelere genital bölge hyaluronik asit dolgusu veya yağ enjeksiyonları da yapılabilmektedir.
Yapılan çalışmalarda oral (ağızdan alınan) kolajen kaynakları hidrolize formda olup hayvanlardan elde edilmektedir.
Ağızdan Alınan Kolajen kaynakları:
Ağızdan kullanılan kolajen gıda takviyeleri en fazla Tip I, Tip II, Tip III kolajen içermektedir.
Tip I kolajen: İnsan vücudunda en bol olan ve en güçlü kolajen türüdür. Yaraların iyileşmesini hızlandırması, cilde gergin ve elastik kaliteyi vermesi, dokuların bir arada tutunmasında etkilidir. Cilt, ligament, organ kılıfları, saç ve tırnak sağlığında da etkilidir. Balık kolajeni en önemli kaynaktır, sığır kolajeninde de yer alır. Cildimize güzel bir görünüm veren kolajen türüdür.
Tip II kolajen: Bağışıklık sisteminin iyi çalışması, kas, eklem ve kıkırdak sağlığı için önemlidir. Ayrıca barsak duvarının sağlığı için de önemlidir. En fazla tavuk kolajeninden yer alır. “Tavuk suyu” da kolajen içerir.
Tip III kolajen: Genellikle Tip I kolajenle birlikte bulunur. Cildin esnekliğinin ve sıkılığının arttırılması, kırışıklıkların azaltılması, nemlenmenin sağlanması, kemik matrisin desteklenmesi, zayıf veya hasar görmüş tırnakların onarılması ve ince telli saçların kalınlaşmasında etkilidir. Ayrıca kalp ve damar sağlığı açısından da önemlidir. Büyük atardamarların duvarının oluşumda Tip III kolajen rol oynar. En fazla sığır kolajeninde yer alır.
Tip V kolajen: Vücutta daha az oranda bulunur. Tip V hücre membranlarının oluşumunda ve plasenta dokusunda yer alır. Yumurta kabuğu zarında yoğun miktarda bulunur. O yüzden genelde yumurta kabuğu zarından elde edilir. O yüzden yumurtanızın kabuğu soyduktan sonra zarını da yemenizi öneririz.
Tip X kolajen: Tip X kolajen kemik yapımında önemlidir. Tavuk ve sığır kolajeninde mevcuttur.
120 kişiyi kapsayan, plasebo kontrollü çalışmada yaşları 21 ile 70 arasında değişen hastaların yarısına (60 kişiye) 90 gün süreyle oral kolajen+ kondroitin sülfat+ glukozamin+ L-karnitin+ vitaminler + mineraller içeren solüsyon, diğer yarısına ise yalnızca aromatik sıvı verilmiş. Kolajen verilen grupta cilt elastikiyetinde artma, solar elastozda azalma ve cilt yapısında olumlu değişiklikler izlenmiş. Bu hastalar ciltlerinin daha nemli ve daha elastik olduğunu da ifade etmişler. Ayrıca eklem ağrılarında %43 oranında azalma izlenmiş.
Kolajen takviyelerinin vitamin ve mineral takviyeler ile birlikte verilmesi bazı ek avantajlar da sağlar. Bunlar:
Başka bir çalışmada ise 12 ay süreyle kolajen verilen menopoz sonrası hastaların omurga kemiklerinde %4.2, Femur boynunda %7.7 artma, kemik özgü P1NP bio-markerlarda artış izlenmiştir. Bu bulgular kolajenlerin kemik yapımı üzerine de olumlu etkilerini göstermektedir.
26 kontrollü çalışmanın sonuçları tek bir çalışmada ele alınmış, metaanaliz sonucuna göre oral kolajen takviyeleri yanak, alın, ön kol gibi bölgelerde cilt elastikiyetini ve cilt su tutulumunu arttırdığı, bu etkinliğin daha da artması için de uzun süreli kullanımın önemi vurgulanmıştır. Yine de daha geniş randomize kontrollü çalışmalara ihtiyaç olduğu da belirtilmiştir.
Derimiz, bedenimizin aynasıdır. Ciltteki değişimler organlarımız hakkında da fikir vericidir. Ciltteki kolajen eksikliği ise faklı şekillerde kendisini gösterir. Derideki kolajen eksikliği:
Kolajen yüksek molekül ağırlığına sahiptir ve vücut tarafından tüm olarak emilemez. Yenilen kolajenler öncelikle amino asitlere parçalanarak emilir. Kolajenden zengin besinlerin yenilmesi birikerek vücutta yüksek kolajen seviyelerine de yol açmaz.
Prolin ve glisin aminoasitlerini içeren kolajenler vücut için önemlidir. Ayrıca C vitamini, çinko ve bakır gibi vitamin ve minerallere de ihtiyaç vardır. Kolajen üretiminde önemli olan ve alınması gereken besin maddelerini özetlemek gerekirse;
Glisin: Glisin kırmızı et, hindi, tavuk derisi, yer fıstığı ve granolada bulunur.
Prolin: Prolin mantar, lahana, kuşkonmaz, yer fıstığı, buğday, balık, yumurta akı ve ette bulunur.
Çinko: Çinko deniz ürünleri, kırmızı et, kümes hayvanları, fasulye, nohut, fındık, brokoli, yeşil yapraklı sebzeler, tam tahıllar ve süt ürünlerinde bulunur.
C Vitamini: C vitamini portakal, ahududu, limon, çilek, dolmalık biber, sivri biber, brokoli, Brüksel lahanası ve patateste bulunur.
Bakır: Bakır karaciğer, deniz ürünleri, bazı mantar türleri, fındık, yeşil yapraklı sebzeler, tofu ve bitter çikolatada bulunur.
Tüm bu ürünlerin tüketilmesi, Akdeniz mutfağı ile beslenme alışkanlığının olması vücut kolajen dengesi açısından önemli avantajlar sağlar.
Güneş ışığına aşırı düzeyde maruz kalmak, sigara içmek, alkol alışkanlığının olması, stres, hava kirliliği, düzenli uyku alışkanlığının olmaması, dengesiz beslenmek, düzenli egzersiz yapmamak, aşırı şekerli besinler ve rafine karbonhidratları tüketmek, kronik (süreğen) hastalıklara sahip olmak, menopoz ve ilerleyen yaş kolajen eksikliğine neden olan ana faktörler arasındadır. Biden fazla faktörün olması bu süreci daha da hızlandırır.
Kolajenler pek çok hastalar için önemli gıda takviyeleridir. 18 yaşından sonra herkes rahatlıkla kullanabilir. Ancak bazı durumlarda daha dikkatli olmakta fayda var. Hamileler ve emzirme döneminde olanlar, yalnızca doktor kontrolünde kolajen tüketmelidirler. Ayrıca kolajene karşı alerjisi olanlar da dikkatli olmalıdırlar. Diğer taraftan karaciğer ve böbrek yetmezliği olanlarda kolajen tüketimi önerilmez.
Balık Kolajenleri
“Marine kolajen” olarak da bilinir. Balığın derisi, kılçığı ve yüzgecinden kolajen üretilebilmektedir. Balık kolajenleri yalnızca Tip I kolajen içerir.
Balık derisinden elde edilen kolajenler, memeli kolajenlerinden daha fazladır. Cildin hidrasyonu için en iyi kolajen balıktan elde edilendir.
Balık derisinden elde edilen kolajenin verimi %50, balık kılçığından elde edilenin %40, balık yüzgecinden elde edilenin ise %36,4 olarak saptanmıştır.
Balık kolajeninin biyo-yararlanımı, emilimi, gücü ve güvenirliliği daha yüksektir.
Balık kolajenlerinin dezavantajı ise sığır kolajenlerine göre daha pahalı oluşudur.
10 gram kolajen ile birlikte verilen A, C, E vitaminleri ve çinko kolajen sentezinde sinerjik etki oluşturur. (Campos, 2015)
C Vitamini epidermisin kalınlaşmasında, kolajenin üretiminde ve elastik mikrofibrillerin üretiminde rol oynar. O yüzden ağızdan alınan kolajen ürünlerinin pek çoğunda C vitamini de yer almaktadır.
A vitamini, cilt yüzeyindeki epitel hücrelerin sağlığında, ECM ve kolajen sentezinde önemlidir.
Sığır Kolajenleri
“Bovine kolajen” olarak da bilinir. Tip I ve Tip III kolajen içerir. Fiyat olarak balık kolajenlerinin neredeyse yarı fiyatına eczanelerde satılmaktadır.
İşte, ağızdan alınan oral kolajen gıda takviyelerinin 9 önemli yararı:
İyi huylu HDL artışı ve arterlerin stabilitesi açısından da yararlar sağlarlar. O yüzden ağızdan alınan kolajen takviyeleri kalp ve damar sağlığı açısından pek çok avantajlara sahiptirler.
Sağlığınız yerinde, vücut kolajeniniz bolca olsun!
Doç. Dr. Süleyman Eserdağ tarafından genital estetik cerrahisi ve seksoloji alanlarında verilen kurs, eğitim ve toplantıların bir kısmını aşağıdaki bölümlerden inceyebilirsiniz.
Copyright 2024 Doç. Dr. Süleyman Eserdağ. Hera Vajinismus Tedavi Derneği Katkılarıyla. Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı